SERDAR ALİ ÇELİKLER: “ŞENOL GÜNEŞ, KADIKÖY’E HİÇ GELMEYECEK Mİ?”
Baştan sona bu işin birinci sorumlusu hakemdir. Mete Kalkavan, olaylara hakim olamadı, Şenol Güneş’in peşinden sağlık memuru gibi gidip bir daha çıkmadı. Bugün kimse maçı ‘hakem mi bitirdi yoksa önce Beşiktaş mı çekildi?’ sorusunun yanıtını bilmiyor. Mete Kalkavan koskoca bir organizasyonu berbat etmiştir. TFF de zaten hakeminin kararını inandırıcı bulmamıştır. TFF’nin kararı “Kumpas”tır. Bu karar açıklanmadan evvel 3 tutukluluk kararı verilmesi, ‘en azından organize’ bir takım şüpheler olduğunu gösteriyor. Beşiktaş’ın kararına saygı duymak lazım. Buna karşılık alınacak cezaları da göze aldılar demektir. Beşiktaş, camia olarak bu kararı almıştır. Sadece şu soruyu sorarım: Şenol Güneş seneye ya da sonraki sene, yani bundan sonra hiç Kadıköy’e gelmeyecek mi?
HALİL ÖZER: “ACELE ALINMIŞ HATALI BİR KARAR”
Bence Fikret Orman, taraftarın baskısı ile bu kararı aldı. Ben her zaman tüm sorunların saha içinde çözülmesi gerektiğine inanan taraftanım. Elbette TFF doğru karar da verebilir, hatalı kararlar da verebilir. Ama diyelim ki hatalı karar verdi. Her hatalı kararda kulüpler sahadan “Biz oynamıyoruz çekiliyoruz” derse bu işin sonu nereye varır? Şimdi bir örnek vereceğim. Birkaç yıl önce Donk, Kasımpaşa-Beşiktaş maçında saha içine bir top attı. Ne UEFA ne FIFA yönetmeliklerine göre bu maçın tekrarı mümkün değildi. Ama TFF tekrar oynanmasına karar verdi. Beşiktaş’ın hiç sesi çıkmadı. Haksızlık umurunda bile olmadı. Gayet mutlu oldu. Beşiktaş ilk maçta yenilmesine rağmen ikinci tekrarda maçı kazandı. Kasımpaşa haksızlığa ve isyanına rağmen çıktı, maçını oynadı. Bu sadece basit bir örnek. O yüzden ben Beşiktaş’ın bu kararını hatalı buluyorum. Tamamen popülist bir yaklaşım oldu. Hem Beşiktaş borsada bulunan bir kulüp. Bir sürü yükümlülükleri var. Acele ile alınmış hatalı bir karar. Uzun vadede sadece kendilerine değil, herkese zarar verecek bir karar.
SELÇUK TEPELİ: “OLAYLI DERBİNİN CEZALISI GALATASARAY MIDIR?”
Olaylı Fenerbahçe-Beşiktaş maçı için TFF öyle bir karar verdi, karar öncesi ve sonrası öyle tartışmalar yaşandı ki yıllarca da tartışılacak. Sahada yaşananlar, tribünlerden atılanlar, bunlarla yaralanan bir teknik direktörün yerlerde, hastanelerdeki fotoğrafları, sonra bunların yalan olduğuna dair ciddi iddialar, maçın tatil edilmesi, ama hakemin bu kararına yol açtığını söylediği enstantanelerin kaynak olarak gösterilen gözlemcinin raporunda yer almaması, siyasilerden tavsiyeler, TFF’nin “kalan 33 dakika seyircisiz oynansın” kararı ve Beşiktaş’ın gelecek yıl kupadan men edilmeyi göze alıp “O 33 dakikalık maça çıkmam” demesi… Fenerbahçe’nin de bir hatası olduğu düşünülmüş olsa gerek ki Beşiktaş çıksa, maçın kalan dakikaları seyircisiz oynanacaktı. Bu arada Sarı Lacivertli personelden kavgaya karıştı diye birilerine para cezası, bir iki ay hak mahrumiyeti vesaire; bir de 3 maç daha seyircisiz oynama kararı, ama gelecek sezon Türkiye Kupası’nda vesaire… Kural böyle, malum sahalardaki şiddet kupa seçiyor vesaire… Öte yandan tribündeki Fenerbahçeliler’le “kavgaya tutuştu ve kışkırttı” diye suçlamalarda adı geçen Beşiktaşlı futbolculardan hepsine değil, yedek kaleci Tolga’ya 1 maç ceza, Siyah-Beyazlı personelden de birkaç kişiye bir iki ay hak mahrumiyeti vesaire… TFF’nin bu karmakarışık meselede iki büyük camia arasında bir orta yol bulmak için çırpındığı aşikâr; eh ne yapsaydı yani, vesaire vesaire… Bu ülkede, konuk ekibin “orta oyunu” mu, ev sahibinin “kemik kıran balesi” mi neyse, artık sahada ne yaşanırsa yaşansın, bir hakemin maç tatil etme ihtimali herhalde olmayacak. İnşallah nasılsa bunun şiddeti azaltıcı etkisi olacak… Sonuçta geçen haftaki olaylı F.Bahçe-Beşiktaş maçına dair kararlar arasında gözle görülür biçimde bu hafta futbola ve sahaya yansıyacak hiçbir ceza çıkmadı. Fakat TFF’nin kararları arasında bir karar var ki, işte o gariptir. O bir ceza değil, ceza indirimidir. Ve hemen, bu hafta uygulamaya konmaktadır. Olaylı maçın oynandı sayılan 30. dakikası içinde Beşiktaşlı futbolcu Pepe’nin, basbayağı doğrudan kırmızı gerektiren, zaten doğrudan kırmızı verilen, Beşiktaşlılar dahil herkesin kırmızı kartı hak ettiğini düşündüğü, Allah korusun rakibin ayağını kırabilecek kadar sert faulünün cezası, üstelik doğrudan kırmızı kartlarda 2 maç ceza otomatik hale gelmişken, 1 maça inmiştir. İyi de Beşiktaş bu hafta Galatasaray’ın karşısına çıkmaktadır. Buna adeta bir final maçı gibi bakılmaktadır. Pepe de Beşiktaş’ın, yokluğunda çok aradığı iyi bir defans oyuncusudur ve açıkça bir hata yapmıştır. Peki o gereken cezayı almadığına göre Galatasaray’ın suçu nedir? Bu tür hatalarda 1 değil 2 maç ceza alanlar aslında nerede hata yapmaktadır?
ATİLLA TÜRKER: “KÖPRÜNÜN ALTINDAN ÇOK SULAR AKAR”
Beşiktaş yönetimi bu kararın arkasında sonuna kadar durursa, kutlamak gerekir. Bravo… Tabii şu da var… Beşiktaş Divan Kurulu beklenildiği gibi yine müthiş bir duruş gösterdi. Fikret Orman ve ekibi de akıllı bir taktikle süreci şimdilik iyi götürüyor. Ama yine de birkaç gün daha beklemekte fayda var. Maç gününe kadar köprünün altından çok su akar. Fikret Orman ve ekibi çeşitli nedenlerden dolayı bu kararı yeniden gözden geçirirse kimse şaşırmasın. Hemen her gün sürpriz gelişmeler yaşıyoruz. Ama ne olursa olsun olayların bu duruma gelmesi gerçekten çok üzücü. Kılıçlar çekildi, gemiler yakıldı. Belli ki ülke futbolundaki taşlar yerinden iyice oynayacak.
FAİK ÇETİNER: “NE SÜT KUPASIYMIŞ BE!”
Beşiktaş Yönetimi, tarihi bir karar aldı. Belli ki maça çıkmamanın sonuçlarına da katlanacak. Yönetim bu kararı alırken, divan kurulundan destek aldı. Divan üyelerinin neredeyse tamamı ve de kurullar, maça çıkılmaması yönünde fikir beyan ettiler. Taraftar da buna dünden razı ve destek olunca yönetim de böyle bir karar aldı. Bundan sonra işimiz zor, kupanın akıbeti ne olur? Bu kupaya kim sponsor olur? Beşiktaş’ı nasıl bir ceza bekliyor? Merakla beklenen bir dolu soru var. Bu gelişmelerden sonra aklıma hemen şu geliyor: F.Bahçe Başkanı, “Bu ne kupası gerekirse maçlara paf takımıyla çıkarız” demişti. Beşiktaş Başkanı da “Bu kupa süt kupası” diyordu. Ne süt kupasıymış be! Sütün altı da yandı üstü de!
MERİÇ MÜLDÜR: “CESUR KARAR, GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN BİR ÇIKIŞ”
Derbi olayları Türkiye’nin gündemi olmuş, gazeteler birinci sayfalarında manşetlere taşımış, Futbol Federasyonu kapıda bekleyen onlarca gazeteciyi, naklen yayın araçlarını içeriye sokmuyor, 5 satırlık yazılı açıklama yapmakla yetiniyor. Ortada cevaplanması gereken onlarca soru varken, bu sorulara cevap vermesi gerekenler ortaya çıkmıyor. Federasyon “Orta yolu bulayım” derken ortalık tam karıştı. En önemli aktör Mete Kalkavan, ardından gözlemciler, temsilciler. Çünkü raporlarında çelişkiler, ucu açık bırakılmış konular var gibi. Kalkavan çıksın cevap versin. Görün artık. Kaçıp, saklanmakla olmuyor. İki kulüp birbirine girmiş, sorumlular dilini yutmuş. Hakem raporu geçerli kabul edilmediğine göre demek ki federasyonun bir bildiği var. Ortada sahtekarlık mı yalan yanlış beyan mı var… Bunları öğrenmek herkesin hakkı. Hakemin hatalı takdiri diyorsanız da bunu açıklayın. Federasyon, hakem raporunu; Beşiktaş da federasyonu tanımadı. Fikret Orman camianın sesine kulak vermek zorundaydı. Konu divan kuruluna gittikten sonra oradan başka bir sonuç çıkması beklenemez. Taraftarın neredeyse yüzde 100’ünden destek buldu. Başkan bu kararı tek başına alamazdı. Ama cesur karar, tarihi bir rest, geri dönüşü olmayacak bir çıkış. Olay keşke bu noktalara varmasaydı. Umarım yansımaları abartılı olmaz. Ülkenin içinde bulunduğu durum ortada. Provokatörler için bulunmaz ortam. Galatasaray derbisini, bir anda türeyip sonra ortadan kaybolan 1453 grubunu kimse unutmasın. Seçimler var. Beşiktaş tribünleri çok hassas bir süreçten geçecek.
İBRAHİM YILDIZ: “TFF’Yİ TANIMIYORUZ ANLAMI TAŞIYOR”
Futbol Federasyonu, olaylı maçın kaldığı yerden devam etmesi kararıyla bir ölçüde ‘en mantıklı’ olanı yapmıştı. Ne kadar eleştirirsek eleştirelim, beğenmesek de sonuçta verilen karara saygı göstermek gerekiyor. Şenol Güneş’in başının yarılması, kimsenin tasvip etmediği, çirkin bir olay. Bunun tartışılacak bir yanı yok. Sahaya atılan bozuk bir para, ne yazık ki bir maçın kaderini değiştirmekle kalmadı, gerginliği tırmandırdı, spor barışını yok etti. Beşiktaş Yönetimi, yarım kalan maça “Çıkmayacağız” diyerek, gerginliği daha da artırdı. Futbol tarihimizde örneği olmayan bu karar, öncelikle “TFF’yi tanımıyoruz” anlamı taşıyor. Başkan Fikret Orman, sahaya çıkmama kararını divan kurulu üyelerine aldırarak sorumluluğu üzerinden attı. Beşiktaş’ın bu tavrı duygusal bir tutumdur.
BÜLENT YAVUZ: “MADDİ, MANEVİ KAYIPLARI OLACAK”
TFF, mevcut hakem ve temsilci raporlarını dikkate alırken, devletin güvenlik birimlerinin de istihbari bilgilerini de masaya yatırmıştı. Ve yaptığı değerlendirme sonucu ev sahibi takımın, güvenlik tedbirlerinde herhangi bir eksilik yapmadığını olayın provokasyon ve kumpastan kaynaklandığı kanaatinde vardı. Bu yüzden maçı yarıda kaldığı yerde seyircisiz oynatma kararı almıştır. Maçın tatil edilmesinde hakemin herhangi bir yanlışı görülmüyor. Beşiktaş’ın maça çıkmama kararı alması, futbolumuz adına son derece üzüntü verici bir durum. Tahkim yolu açıkken, acele etmek Beşiktaş için gemileri yaktığı anlamına gelmiyor mu? Oynayacak 33 dakika varken, 10 kişi olsa da maçı lehine çevirip finale kalacak gücü olan Beşiktaş, bu kararı yeniden gözden geçirebilir mi? Cezai yaptırımları göz önüne aldığımızda maddi ve manevi büyük kayıpları olacak. Haydi bu sezon geçti, gelecek sezon da kupada olmayacak olan Kartal, nereden bakarsanız bakın ağır bir travma geçirecek.
Kaynak : HABERTÜRK