X

“6 futbolcu alacakları için ihtar çekiyor”

Trabzonspor Kulübü Başkanı Ahmet Ağaoğlu, kulüpte ekonomik sıkıntıların olduğunu ve sabırlı çalışarak bunları gidermek istediklerini söyledi. Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Yönetim Kurulu'nun, Ziraat Türkiye Kupası'nda tatil edilen Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinin kaldığı yerden seyircisiz oynanması yönündeki kararıyla ilgili, "TFF'nin vermiş olduğu karar, beni hiç ilgilendirmiyor. Fenerbahçe ve Beşiktaş'ı ilgilendiriyor bu karar. Bu ikisinin derdi. Sorun onların sorunu." dedi

“6 futbolcu alacakları için ihtar çekiyor”

AA’da Spor Masası’nda soruları yanıtlayan Ağaoğlu, olağanüstü genel kurulla yönetime geldiklerini hatırlatarak, “Kulübü olağanüstü noktaya getiren en önemli sorunlarından birisi, profesyonel takımımızın şu an ligde 5. sırada olması. Bana göre hiç hak ettiği yerde değil. Oynadığı futbol da orayı hak etmiyor. Daha yukarılarda olması lazım. Başarılı mı değil. Şampiyonluğa oynuyordu. Şampiyonluktan uzaklaşınca, 950, 937 milyon civarında borç… Faiz arttığı için rakam vermek mümkün değil. 930 milyonluk borç ortaya çıkınca olağanüstü genel kurul kararı alındı.” diye konuştu.

Kulübün birikmiş çok borcunun bulunduğuna dikkati çeken Ağaoğlu, şunları kaydetti:

“Zor ve olağanüstü şartlarda göreve geldik. Kulübün en önemli sıkıntısı mali sıkıntı. Birikmiş çok ciddi borç var. Gelir tamamen temlikli. Zaten kulübün gelirlerinin neredeyse yüzde 80’i faize gidiyor. Kredilerin, birikmiş borçların, vergi borçlarının, SGK borçlarının faizi var. Çok ciddi kredi borcu var. Oyunculara birikmiş borç var, çeşitli alacaklılara borç var, menajerlere borç var. Onların bir şekilde çözümlenmesi lazım. İki haftadır onlarla uğraşıyoruz. Yüzümüzü daha henüz başka taraflara çeviremedik.”

“YOK YOK”

Geçmişten örnekler veren Ahmet Ağaoğlu, “Yol yok. 2000 veya 2001’de Özkan Sümer başkanlığında göreve geldiğimizde ikinci başkandım. Kulübün o zamanın parasıyla gerçek borcu 45 milyon dolardı. 24 Ocak ekonomik krizinin yaşandığı süreçte böyle bir tabloyla karşı karşıya geldik. Biz yönetimi bıraktığımız zaman Fatih Tekke’si, Aurelio’su, Gökdeniz Karadeniz’i çok iyi kadro yapılanması vardı. Zaten o sene sonunda Türkiye Kupası’nı aldık. Takip edilen sene Türkiye Kupası’nı yine aldık. 2004’te şampiyonluğa oynadı. 7,5 milyon dolar borçla bıraktık. Mevcut borcun yüzde 75’ini ödeyerek, borcu 7,5 milyon dolara indirip, ciddi oyuncu kadrosuyla bıraktık. Gökdeniz 8,5 milyon avroya, Fatih Tekke 10 milyon dolara gitti. Zaten bir futbolcu bütün borcumuzu karşılıyordu.” ifadelerini kullandı.

O dönemdeki yönetimin kafa yapısının gelir gider dengesini sağlamak olduğunu anlatan Ağaoğlu, “Ekonomik sıkıntı yaşamadığınız zaman, kafanız orada olmadığı zaman daha rahat oluyorsunuz. Burası ticari müessese değil aynı zamanda futbol kulübü. Futbolun temel prensiplerinden biri de konsantrasyon. Oyuncu veya teknik adam konsantrasyonu olarak değerlendirmeyin. Yönetici olarak da hedefiniz neyse ona göre konsantrasyonunuz olacak. Borçlarla, ihtarlarla, hacizlerle, UEFA’dan gelen uyarılarla ve cezalarla, FIFA’dan gelen cezalarla uğraşırsanız, kafa oradan uzaklaşmaya başlar.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’de kulüplerin, gelirini artırdıkça borçlanmayı da o oranda yükselttiğini vurgulayan Ağaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“O dönemde naklen yayın gelirleri 1 milyon dolardı, borçlanma 3 milyon dolar oluyordu. Şimdi 10 milyon dolar alıyorsunuz, 30 milyon dolar borçlanıyorsunuz. Hatta 3-4 katı borçlanıyorsunuz. Bu değişmeyen bir grafik. Gelirler arttıkça Türk futbolunda borçlanma 3-5 katı oluyor. Trabzonspor’un borcu yıllık gelirinin 7 katı, başka bir şey söylemeye gerek yok. Sadece naklen yayın geliri değil, stat geliri var, ürün satışı var, sponsorluk var. Hepsini üst üste koyduğunuz zaman 130 milyon lira, borcunuz 1 milyar liraya çıkmış. Keşke bu gelirler artmasıydı. Türk insanın yapısında da var. Aylık kazancımızın iki üç katı borçlanma gibi yapımız var.”

Denetim konusundaki sıkıntılara değinen Ağaoğlu, “Kontrolden denetimden şu anlamda uzak. Mali genel kurulda ‘ibra edenler, etmeyenler’… Eski yıllarda, bütün kulüpler için de geçerli, genel kurulda bütçeyi ibra etmemek kulübün tarihine vurulacak en büyük kara lekedir. Genel temayül buydu. Bütçe çok büyük, dernekler yasasına göre yönetmek mümkün değil. Kulüpler yasası hala çıkmadı.” diye konuştu.

Yönetim olarak temmuz ayında tüzük değişikliği yapacaklarını ve bu konuya çözüm bulacaklarını kaydeden Ağaoğlu, “Trabzonspor olarak temmuz ayında tüzük değişikliğini genel kurula getirmeyi hedefliyoruz. İleriye dönük borçlanmanın önünü almayı, en azından gerçekleşen bütçesinin yüzde 20-30’unun üstünde borçlanmaya gereksinim duyulduğunda genel kurul kararına tabi olunması şeklinde. Genel kurul kararı almadan da başkan ve yönetim böyle bir yetki kullanabilir. O miktardan başkan ve yönetim fiilen sorumlu olmak üzere, böyle bir önlem düşünüyoruz. Kulüplerin bakış açısı beni ilgilendirmiyor. Şu anda canı yanan benim. Ben bu problemi kendi adıma ortadan kaldırmak zorundayım. Belki Trabzonspor’un yapmış olduğu mali disiplini sağlayacak tüzük değişikliği diğer kulüplerimize de örnek olur.” ifadelerini kullandı.

“BORCUN BİR İKİ SENE İÇİNDE ÖDENMESİ MÜMKÜN DEĞİL”

Ahmet Ağaoğlu, borcun 1 milyar liraya yakın olduğunu hatırlatarak, “1 milyar borcun bir iki sene içinde ödenmesi mümkün değil. Gelirler dengesinden bahsettiğimde ‘neden borçlanmadan korkuyorsun’ diye eleştiri alıyorum. Futbol bir endüstri. Hangi endüstri olursa olsun ürünü olması lazım. Futbolun da ham maddesi olmalı.” şeklinde konuştu.

Futbolun ham maddesinin altyapı olduğunu vurgulayan Ağaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Altyapı, o zaman buradan başlayayım. Üretim olmadan endüstri olur mu? Babanız zengindir devamlı tüketirsiniz o ayrı. Bir yerden size para yağıyordur, nereden yağdığı belli değil, canınız nereden istiyorsa oradan alırsınız. Ben bir kere üretmek zorundayım. Yurt dışından 5-10 milyon avro bonservis bedeliyle futbolcu alıyorsan ve onu karşılayacak bir altyapın yoksa, üretimin yoksa, gelir kaynağın yoksa… Trabzonspor’un çimento fabrikası vardır, 100 lira geliri vardır ben bunun 50 lirasını transfere harcarım. Yayıncı kuruluştan, ürün satışından, sponsorlardan, reklamdan aldığın seni karşılamıyor. Her sezon açık büyüye büyüye 7 kat borçlanmaya gelmişsin. Farklı gelir enstrümanların varsa anlarım. En önemli şey hep var olmaya devam etmek.”

Trabzon’da her çocuğun futbolcu doğduğunu belirten Ağaoğlu, “Her çocuk futbolcu doğar. Çok iyi futbolcu olur, yetenekleri sınırlıdır, benim gibi, başka yönlere yönelir. Böyle coğrafyada yaşıyorsak, zaten sizi başarıya taşıyan, şampiyon yapan o kentteki ham maddeyse, o zaman onu kullanmak zorundasın.” değerlendirmesinde bulundu.

Gelir gider dengesini bozmayacak şekilde her türlü takviyenin yapılabileceğini anlatan Ağaoğlu, şunları söyledi:

“Ayrıca Trabzonspor takımının bir oyun karakteri vardır. Yemeği hızlı yiyen, horonu hızlı oynayan, hızlı konuşan bir kentin insanları öyle orta oyunu gibi futboldan zevk almaz. Mücadeleci, yıpratıcı, hırslı, galibiyeti arzu eden, mağlubiyete tahammülü olmayan futbolu tribüne yansıtırsa, Trabzonspor seyircisi o takımın mağlubiyetini de bağrına basar. Orta sahada top kaybedeceksiniz döneceksiniz arkanızı 5-10 metre gideceksiniz, yok öyle şey.”

“SABIR İSTEDİK”

Geleceğe dönük çalışmalar hakkında bilgi veren Ağaoğlu, “3 ile 5 sene arası sabır istedik. Bu her şeyi içeriyor. Gelir gider dengesinin sağlanması, sağlıklı altyapı oluşturulması, 1461 Trabzon’un yeniden organize edilmesi.” diye konuştu.

Yapının dağıldığını anlatan Ağaoğlu, “Farklılaştı. Ekonomik politika farklıydı. Sportif başarıya gidişte farklı yollar denendi. Hepsinin toparlanması lazım. Asla ve asla şöyle anlaşılmamalı: 3-5 sene kepenk kapatıyoruz değil. 3 sene sonra şampiyonluk, hayır. Trabzonspor her zaman yarışın içinde olacaktır. Sportif kavganın dışında kalmak, mücadelenin dışında kalmak benim yapıma da yönetim kurulu arkadaşların yapısına da ters. Trabzon insanın yapısına da ters. Trabzonspor’a gönül veren 10 milyon Trabzonluların yapısına da ters. Hiç kimse böyle takım görmek istemez.” değerlendirmesinde bulundu.

Trabzonspor’un Anadolu’da önemli bir taraftar kitlesine sahip olduğunu aktaran Ağaoğlu, şunları kaydetti:

“Bu kulübe Anadolu’dan gönül verenler, Trabzonspor’un arka arkaya elde ettiği şampiyonluklar ve Türk futboluna kazandırmış olduğu ilgiyi çok iyi analiz eden insanlardan oluşuyor. Bunun içinde her bölgeden insanlar var. Bunlar Trabzonspor’a çok farklı bakıyorlar. Trabzonsporlu olmak için Trabzon’da doğmak gerekmiyor. Bu dinamiği kullanarak, bu ekonomik sıkıntının içinden çıkacağız. Bağış kampanyasına 6-7 saat içerisinde 100 bin lira geldi. Böyle bir taraftar yapısı olan kulübün bu ekonomik sıkıntının altından kalkmaması mümkün değil. İstanbul’da 62 bin seyirciye hangi takım oynadı? Trabzonspor’un başkanı olarak benim en büyük gücüm camiam, taraftarım. Bu düşünce yapısına sahip taraftarla her türlü güçlüğü aşarız.”

Ahmet Ağaoğlu, taraftarları kulübün içine çekerek sorumluluk almalarını sağlamaları gerektiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Dışarıda, ‘Şunu da alsınlar, borç yiğidin kamçısıdır’ şeklinde konuşuyorlar, biraz içeriye çektiğiniz anda sorumluluk almaya başlıyorlar. ‘Niye alsınlar, o kadar paramız var mı?’ diyorlar. Doğru gündem oluşmaya başladığı zaman bakış açısı da sağlıklı olmaya başlıyor. Yönetimleri en fazla etki altına alan şeylerden biri taraftar beklentisidir. Taraftarı doğru bilgilendirmek ve yönlendirmek de yönetimlerin görevidir. Gerçekleri taraftarlara anlatmak zorundasınız. Geldiğimizde bunu anlattık. Borcumuz bir milyar lira, bunu kimse de ödemez. Kimse hayal görmesin. 10 milyon dolardan nasıl 250 milyon dolar seviyesine çıktı? Sportif başarı da gelmedi. Geriye dönük baktığımız da 3-4 senede 72 futbolcu almışız. Bu mu başarıya giden yol. Denendi ama olmadı. Olmadığı yerde artık radikal bir karar almak zorundasınız. Eskiye falan dönmüyoruz, gerçeğe dönüyoruz. Futbol bu kentin genetik yapısında var. Oturacaksın yüksek kaliteli kömür madeninin üzerine ama bunu kullanmayacaksın, gidip Güney Afrika’dan düşük kaliteli kömür getireceksin…”

“İSTANBUL TAKIMLARI, HER ZAMAN ÖNÜMÜZDE OLURLAR”

Trabzonspor Kulübü Başkanı Ağaoğlu, futbolcuların birçok açıdan bordo-mavili takım yerine İstanbul takımlarını tercih ettiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:

“İstanbul farklı bir şehir. Performansı ve kariyeri iyi bir yabancı futbolcuya yöneldiğinizde İstanbul takımları da yönelmişse her zaman sizin önünüzde olurlar. Bunun birçok nedeni var. Bunun içine sosyal hayatını, aile yaşamını, çocuğunun eğitimini ve ulaşımı koyabilirsiniz. Trabzon’da futbolcu iki günlük tatilinin bir gününü zaten yolda geçirir. Bir İtalyan futbolcu İstanbul’dan Roma’ya iki saate gidebilir ama Trabzon’dan gitmesi 6 saat sürer. Bir de İstanbul’da sürekli vitrindeler. Sürekli vitrinde kalarak marka değerini yukarıda tutarsın. Bu her sporcu için geçerlidir. Spor sayfasında gündemde değilsen, Nişantaşı’nda iki tur atar ertesi gün magazin sayfasında gündemde olursun. Marka değerini belirli bir yerde tutuyor. Trabzon’da çıktı meydanda iki tur attı, nerede gündem olacak bu sporcu? Bütün bunların hepsini değerlendirdiğiniz zaman İstanbul kulüplerinden iki adım geridesiniz.”

Ağaoğlu, Trabzonspor olarak farklı stratejiler geliştirmeleri gerektiğini anlatarak, “İstanbul kulüpleri hazır alabilir ama siz eğer belirli mevkilere transfer ihtiyacı duyuyorsanız, hazırı değil gelişmekte olan sporcuyu getirmek zorundasınız. Biraz çalışmak lazım, bu işe gönül vermek lazım. Benim yaşım 61, en fazla 10 sene daha çalışırım. Dönüp tribüne baktığımız zaman bu kulübün geleceği olan gençler var. Bu gençlere neyi emanet edeceğiz, 10-20 milyar lira borçlu bir kulüp mü yoksa hem başarıya koşan hem de ürettiğini satarak para kazanan bir kulüp mü? Bunu sağlamadığınız takdirde kentin ekonomisine de ihanet etmiş olursunuz.” değerlendirmesinde bulundu.

“SÖZ VERDİK, İHTAR ÇEKTİLER”

Ahmet Ağaoğlu, göreve geldiklerinde futbolcularla alacaklarının ödenmesi konusunda toplantı yaptıklarını vurgulayarak, “Futbolculara alacaklarının 15 Mayıs’a kadar ödeneceğine dair söz verdik, 6 yabancı futbolcu alacaklarının 30 Nisan’da ödenmesi konusunda ihtar çekiyor. ‘Ben Trabzonspor’un kaptanıyım, bir başka takımın kaptanın arasında sahaya çıkmam’ diyen bir futbolcu yapısından gelmiş olduğumuzu futbolcu yapısı bu. Herkes futbolcuların profesyonel olduğunu ve para için oynadığını söyleyebilir ama karşılarında yönetimin verdiği bir söz var. Bu 15 günlük tahammülsüzlük neyin nesi oluyor. Bu futbolculara 30 Nisan’da paralarını vereceğiz.” şeklinde görüş belirtti.

Kulübün mahkemelere yansıyan 180 davası olduğu olduğunu aktaran Ağaoğlu, “Konuşulan sıkıntıların sayısı da belki onun iki katıdır. Rodallega ile ilgili ihtar salı günü geldi. Onun önüne geçtik. Stadın açılışıyla ilgili organizasyonu yapan şirketin parasıyla ilgili mahkeme kararı var… Yani deniz bitti.” şeklinde konuştu.

Mart ayında FIFA tarafından bir dönem transfer yasağı verilen bordo-mavili kulübün başkanı Ağaoğlu, UEFA ve FIFA ile görüşmelerinin devam ettiğini belirterek, “UEFA ve FIFA ile yaşadığımız sıkıntılar belli. Bu sıkıntıların hepsi borçlardan kaynaklanıyor. Birini hallediyorsunuz, arkadan borç üstüne borç geliyor. Borçlar dalga dalga gelince UEFA’da, ‘Ne oluyor kardeşim’ diyor. Anadolu’da bir söz vardır: Bir hatır, iki hatır, üçüncü de vur yatır diye. İşimiz o kadar kolay değil. UEFA’ya gerçekçi bir mali disiplin tablosu sunacağız. Bunu onlara çok iyi anlatmamız gerek. Sürdürülebilir ilişki için UEFA’yı ikna etmeliyiz. Ciddi bir süreç yaşıyoruz. Yoğun çaba harcıyoruz. Transfer yasağı olan bir kulübüz. Borcumuzu ödemediğimiz için cezayı yedik. Yasak ortadan kalkmadı.” ifadelerini kullandı.

Trabzonspor’un şartlar ne olursa olsun hiçbir zaman zirve yarışının dışında kalmayacağını vurgulayan Ağaoğlu, “Zirveye oynuyorsanız, elinizin rahat olması lazım. Sağdan soldan kilitlendiğiniz zaman fazla hareket edemiyorsunuz. Manevra yapma kabiliyetinden yoksun kalıyorsunuz. Seçenek olması lazım. Kadrodaki bazı futbolcuların maliyeti çok yüksek, bazılarının ise düşük. Bazı oyuncuların ruhlarını okşamaya çalışıyoruz ama bakıyoruz ki 5 gün sonra ihtarname veriyorlar. Ben bu oyuncularla nereye gideceğim Allah aşkına.” diye konuştu.

“DENGEYİ SAĞLAMAK ZORUDNAYIZ”

Ahmet Ağaoğlu, sezon sonunda maliyeti yüksek oyuncularla maaşlarını düşürme konusunda görüşme yapacaklarını aktardı.

Takım içi disiplini sağlayabilmeleri için bunu yapmak zorunda olduklarını anlatan Ağaoğlu, şöyle devam etti:

“Beşiktaş’ın daha önce yaptığı gibi yüksek maliyetli oyunculara durumu anlatacağız. Onlara siz biraz ücreti aşağıya çekin, biz de biraz çıkalım ve ortak bir yerde buluşalım diyeceğiz. Bu, kesinlikle yapılacak. Bu, takım içi ücret disiplininin sağlanması açısından önemli. Performansları birbirine eşit futbolcular arasında 1’e 10, 20 ve 50 fark olmamalı. Takım futbolu bu. Takım futbolunu efektif hale getirmek için her şekliyle dengeyi sağlanmak zorundasınız.”

“MUHARREM USTA İLE TEKLİFİNİ GÖRÜŞÜYORUZ”

Ağaoğlu, kendisinden önceki başkan Muharrem Usta’nın döneminde transfer edilen yüksek maliyetli yabancı oyuncuları satarak kulübe kaynak aktarma teklifini görüştüklerini belirtti.

Muharrem Usta’nın sorumluluk alarak tasarrufun içine girme niyetinin olduğunu dile getiren Ağaoğlu, “Bununla alakalı olarak Muharrem Usta ile görüşüyoruz. Kendisinin bir teklifi var. Bir şekilde yüksek maliyet içeren oyuncularla alakalı. Bunu açıkça ifade etti. Şu anda hala kendisiyle konuşuyoruz. Ama henüz neticeye varılmadı.” değerlendirmesinde bulundu.

Bordo-mavili kulübün yönetici, kulüp ve oyunculara birikmiş borçlarının olduğuna dikkati çeken Ahmet Ağaoğlu, şunları kaydetti:

“Yanılmıyorsam yönetici alacakları 70 milyon lira. Milan Kulübüne Sosa ve Kucka’nın transferlerinden dolayı 10 milyon avro borç var. Dosya da FIFA’ya gitmiş. Aynı şekilde Çin kulübüne Burak Yılmaz’ın transferinden kaynaklanan yanılmıyorsam 3 milyon avro civarı bonservis borcu bulunuyor. Bu borcun bir miktarı ödenmiş. Birer milyon avrodan gidersek 3 oyuncunun menajerlerine 3 milyon avro borç var. Bunların dışında birikmiş oyuncu borçlarımız var. Bunların kısa süre içinde ivedilikle halledilmesi gerek. Olası cezaların önüne geçmemiz ve UEFA lisansı almamız gerek. Hadi ondan da vazgeçtik, Türkiye Futbol Federasyonundan lisans almamız için ödememiz gereken paralar bunlar.”

Ağaoğlu, kulübün mevcut yapısı içerisinde teknik konularda çalışma yapma ve altyapı oluşturma görevinin asbaşkan Hayrettin Hacısalihoğlu ile başkan danışmanı ve futbol koordinatörü Özkan Sümer’in tasarrufunda olduğuna dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:

“Onların yapacağı çalışmalar, onların yapacağı görüşmeler, Rıza hocayla olsun, oyuncularla olsun belli bir noktaya geldikten sonra değerlendirilecek. Şu anda onlarla alakalı olarak çok net söylüyorum benim kafamda herhangi bir düşünce oluşmuş değil. Zaten düşüncenin oluşabilmesi için verilerin gelmesi lazım, görüşmelerin neticelerinin gelmesi lazım.”

Trabzon kentinde çalışmanın zorluğuna da vurgu yapan Ağaoğlu, “Eski teknik direktörümüz George Leekens, ‘Tribünde 21 bin seyirci var, 21 bini de antrenör.’ derken doğru söylüyor. Dışarı çık 180 bin var, 180 bini de antrenör… 70-80 yaşındaki nineden 8 yaşındaki çocuğa kadar herkes futbolu biliyor. Bildiği için de konuşuyor ama farklı bakış açılarından baktıkları için de farklı şekilde de eleştirebiliyorlar.” şeklinde konuştu.

Teknik direktör ya da oyuncuların düşüncelerinin de çok önemli olduğunu ifade eden Ağaoğlu, “Dolayısıyla sadece sizinle alakalı değil. Karşınızdaki oyuncu ya da teknik direktörün nasıl bir bakış açısına sahip olduğunu, düşüncelerini de bilmeniz gerekir. Bu konuyla ilgili olarak yetkili ve sorumlular görüşmeler yapıyor.” şeklinde görüşlerini aktardı.

Ağaoğlu, tatil edilen derbiyle ilgili verilen karara ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

“TFF’nin vermiş olduğu karar, beni hiç ilgilendirmiyor. Fenerbahçe ve Beşiktaş’ı ilgilendiriyor bu karar. Bu ikisinin derdi. Sorun onların sorunu. Şiddete gelince, yöneticilerin ağzından çıkan sözleri duyunca… Benim taraftardan beklentim farklı. Hata üstüne hata yapmaya başladığım yerde tribüne oynayıp taraftarı arkama alıp kılıcı çekip karşı tarafa saldırmaya girersem, bu işten taraftarı sorumlu tutamam. O işin günahı bende olur. Popülist politikalar izleyerek taraftarı bu noktaya getiren biz kulüp başkanları ve yöneticilerdir. Taraftar, durup dururken orada o aşırı tepkileri, şiddeti sergileyen insanlar değil. Bir şey bu insanları tetikliyor. Anlamak o kadar zor değil. Hastalıklı beyinler ısrarla anlamıyor. Bir spor yazarı, ‘Şenol Güneş hastaneye gitmeden Ağaoğlu nasıl ondan önce gidiyor? Anlayamıyorum’ diyor. Anlayamazsın, çünkü sende beyin yok. Anlamana için beyin olması lazım. Kafası hep farklı yerlere çalıştığı için normal şeyleri anlamakta zorlanıyor.”

Futbolun ana unsurunun teknik adamların ve oyuncuların olduğunu vurgulayan Ağaoğlu, “(Başkan öl de ölelim.) mesajları geliyor. Yok arkadaşım. Kötü niyetli bir insansan bunu irtifa kaybettiğin yerde lehine kullanırsın. Taraftarın yapacağı işler bellidir. Arsenal’de Wenger 22 yıldır var. Arsenal Kulübünün başkanını tanıyan var mı? Ben tanımıyorum, belki bu benim ayıbım ama benim odaklandığım yer hocası ve öne çıkan oyuncularıdır. Varsa yok bizde başkan ve yöneticiler. Popüler olmak ucuz burada. Sonra olaylar bu noktaya geliyor. Yönetim olarak yaptığımız şey taraftarın da kulübün sorumluluğunu almasını sağlamak. Sahaya taş atıldığında gelecek ceza taraftarın da canının yakması lazım. Bunu hisseden taraftar o eylemin içine girmez.” ifadelerini kullandı.

“YUSUF YAZICI VE ABDÜLKADİR ÖMÜR’Ü SATMAYI DÜŞÜNMİYORUZ”

Ahmet Ağaoğlu, genç futbolcuları Yusuf Yazıcı ve Abdülkadir Ömür’ü satmayı düşünmediklerini belirtti.

Ağaoğlu, altyapının önemine vurgu yaparak, şunları kaydetti:

“Trabzonspor’un asıl kurtuluşu altyapıdan gelecek futbolcuları satmasıdır. Yurt dışından ciddi teklifler var. Biz de o konuda kararlıyız. Yusuf ve Abdülkadir’in misyonu var bu takım içinde. Satmayı düşünmüyoruz. Teklif edilen ilk etapta çok ciddi bir rakam. Her şey para değil. Altyapıdaki futbolculara bir rol model lazım. O forma hak etmeyen birisinin sırtındaysa benim için bir anlamı yok. Parayı verdik, azcık da bize ruh versinler.”

“KOMŞULARINIZLA İYİ GEÇİNMEK ZORUNDASINIZ”

Ağaoğlu, Trabzonspor’un bölgedeki komşu takımlarla iyi geçinmek zorunda olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

“Şartlar ne olursa olsun birbirimize düşman olmadığımız takdirde komşularınızla iyi geçinmek zorundasınız. Komşuların gücü birleştiğinde ortaya farklı bir tablo çıkar. Trabzonspor şartlar ne olursa olsun bunu sağlamak zorunda. Beni, en çok rahatsız eden konulardan biri Trabzonspor-Rizespor gerginliğidir. Geçen hafta gidecektim Çaykur Rizespor maçına, İstanbul’a döndüğüm için gidemedim. Büyük bir aksilik olmazsa Rizespor maçına gideceğim. Tepki olacak diye, iki kulübün sorumluluğunu üzerine alan insanların bundan imtina edeceğini sanmıyorum. Tepki bir olur, iki olur. Karadeniz insanı kıvrak zekalıdır, fazla dallanıp budaklanmadan samimiyetimize inanırlarsa bu süreci aşarız. Aşacağız da aşmak zorundayız.”

Karadeniz’in bir futbol coğrafyası olduğunu aktaran Trabzonspor Kulübü Başkanı, “Trabzon, Rize, Giresun kendi arasında sorun yaşadığında bölge futbolu irtifa kaybediyor. Samsunspor küme düşerse ne kadar acı. O gücün bir şekilde harekete geçmesi lazım. Bölgedeki takımlar birbirine omuz verdiğinde çok farklı bir tablo oluşur. Bunu yapmak zorundayız. Ülke futbolunun selameti açısından yapmak zorundayız.” şeklinde görüş belirtti.

Başkanlığa seçildiğinde 1-2 kulüp dışında diğer camialardan tebrik aldığını anlatan Ağaoğlu, “İlk tebrik Galatasaray Kulübünün başkanından geldi. Peşinden Sayın Fikret Orman’dan geldi tebrik. Diğer 3-4 kulüpten de tebrik geldi telefondan. Kulübe telgraf çekenler de oldu, 1-2 kulüp harici. Bu bir iki kulübü tahmin etmek zor olmasa gerek.” şeklinde konuştu.

MEDYAYA ELEŞTİRİ

Ağaoğlu, medyada özellikle son Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde yapılan yorumları eleştirerek, şunları söyledi:

“30-35 yıldır yönetici olarak spor dünyasının içindeyim. Hep ağabeylerim vardı. Şimdi de arkadaşlarım ve kardeşlerim var medyanın içinde. Hastaneye neden gittiğimi anlayamayan arkadaş da bir spor yazarı. Doğrunun peşinden giderseniz netice her zaman, süreç uzun olsa da lehinize sonuçlanır. Fenerbahçe ile Beşiktaş arasındaki gerilimde medyanın ne kadar büyük payının olduğunu çok açık net görüyorsunuz. Maçtan sonra biri siyah birisi beyaz diyor. Fotoğraf da orada zaten. Ben siyah ya da beyaz olduğunu görüyorum. Zıt düşüncenin neden öyle dediğini de biliyorum. Herkes kendi tarafına çekmeye çalıştı. Benim tanık olduğum sahneler, olaylar var. Doğru gördüğüm şeyleri, farklı şekilde ısrarla empoze etmeye çalışanlar çıktı. Doğruyu yazanlar da çıktı. Hoş olmayan sarmalın içinde spor medyamızın yarıya yakını da var. O derbiden sonra spor adamlarının yorumlarına baksın insanlar. Yarısı siyah, yarısı beyaz dedi. Yarısının aynı şeye bakıp farklı görme durumu yok. O kadar göz bozukluğu yoktur.”

Ahmet Ağaoğlu, taraftarın bağış kampanyasına sahip çıkması gerektiğini ve SMS kampanyasının da 15 gün sonra başlayacağını sözlerine ekledi.

Kaynak : HABERTÜRK

SİZİN İÇİN SEÇTİKLERİMİZ
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.